Abim Che

Ernesto “Che” Guevara... Yirminci yüzyilin efsanevi devrimcisi, bazilarinin taptigi, bazilarinin ölesiye nefret ettigi bir politik figür, öte yandan yasasaydi tepki gösterecegi biçimde metalastirilmis, popüler kültürün elinde bir ikona dönüstürülmüs idealist ve eylem adami.
Kendisi de Arjantin’deki dikta rejiminin zindanlarinda yillarca çile doldurmus bir militan olan Juan Martin Guevara, Che’nin Bolivya daglarinda katledilisinden yarim yüzyil sonra sessizligini bozuyor ve abisini anlatiyor. Yogun, içe oturmus bir hüznün damgasini vurdugu bu anilarda Che’nin yetistigi sosyal çevre de var, üzerinde çok etkisi olan annesiyle iliskisi de, biyografilerinde kendine pek yer bulamayan babasi ile kimileri gerçek birer karakter olan akrabalari ve dostlari da. Yeri geldikçe, Che’nin hayata, siyasete, edebiyata iliskin görüslerine, degerlendirmelerine de yer veriyor küçük Guevara.
Ama esas önemsedigi, dile getirmek istedigi artik kendisi yetmisini devirmis bir ihtiyar iken hep genç kalacak olan abisi ile, yillarca mezari bile belli olmayan sevgili ölüsü ile bagi. Juan Martin Guevara’nin kâgida döktüklerini essiz kilan, baskalarinin anlayamayacagi ve anlatamayacagi bu insani boyut zaten.