Insanin ugrasi, kendinin insasidir, tamamlanma ve bütünlenme gailesi. Insan, konustukça konuslanir, konar ve yerlesir.
Dille kaybettiginin yerine, yine dille yenisini ikame etmeye çalisir. Ulasmayi amaçladigi hep geride biraktigidir. Binlerce yillik bu kimlik insasi, insanin hayvan bedenine giydigi mana dünyasini olusturarak onu rasyonel örgütlü bir toplumsal varliga dönüstürür. Homo narrans dogadan yonttugu harflerden kurdugu metinlerle ve ölümlülügünün üzerine giydigi ölümsüz simgesellikle, minik parçalardan olusan büyük öyküler yaraticisidir.
Mitler, doganin bir parçasi olarak çevresiyle etkilesiminin insandaki dilsel yansimalaridir, onun doga üzerinde kurmaya çalistigi hâkimiyetin öyküleridir. Bu anlamiyla mitler, insanin kendini insasinda kullandigi, kendisi tarafindan yaratilan yapi taslaridir. Insan nedir? sorusuna verilecek yanitlarin toplamidir. Insan kendi anlatisidir; onun bedeni, dünyasi, yasami ve kültürü hem ürettigi hem de içinde rol aldigi mitler ve masallarda varlik bulur.
Içinde yasadigimiz, bastan sona dille ve dilde insa edilmis bir Homo sapiens dünyasidir.
Senaryosunu kendi yazdigi bir yasami ölmek istemeden yasayip ölen insan, hem yasamina hem de katlanamadigi ölüme anlam yükleme çabasiyla dilin ipine sarilarak kendini anlatilarin kör kuyularina birakmistir. Belki de bu yüzden Homo sapiens bir Homo narrans’tir yani hikâye anlatan insandir.
Insan niçin hikâye anlatir? sorusunun binlerce yillik izini süren bu kitap, mitler ve masallar esliginde okuyucuyu heyecanli bir yolculuga çikariyor.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade