Türkiye’de on dokuzuncu yüzyilin basindan bu yana bir entelektüel veya epistemik kirlenme, bu epistemik kirlenmenin yol açtigi bir epistemik kargasa veya epistemik bunalim yasanmaktadir. Entelektüel hayatimiza fizyonomisini armagan eden temel fenomen bu epistemik bunalimdir. Kaldi ki en dehset verici alçalma entelektüel alçalmadir. Bununla birlikte bilim denilen devasa kurumun sosyolojik açidan nasil ele alinabilecegi, bilime ülkemizden nasil bakilmasi gerektigi ve bu bakis açisiyla ele alindiginda ülkemizin ve toplumumuzun payina düsenin ne oldugu gibi esasli sorular üzerinde pek duruldugu söylenemez.
Ülkemizde bilim sosyolojisi disiplininde yapilan ilk çalisma olan Epistemik Cemaat, genelde bilgi sosyolojisi, özelde bilgi sosyolojisinin bir alt-dali olarak dogan bilim sosyolojisi veya bilimsel bilginin sosyolojisi” disiplini çerçevesi içinde bir denemedir. Daha genel bir söyleyisle, bir entelektüeller sosyolojisi incelemesidir. Kitabin satir aralarindan, Türkiye’deki egemen bilime bakis açisinin veya egemen bilim ideolojisinin ya da daha anlamli bir söyleyisle ortodoksinin elestirisi oldugu kolayca anlasilabilir.
Antipozitivist bir entelektüel tutumu yansitan Epistemik Cemaat, son kertede bir giris, bir baslangiç ve bir hazirliktir. Cevabini vermek istedigi temel sorular sunlardir: Bilim ve bilimsel bilgi nedir; bilimsel bilgi nasil insa edilmekte ve nasil mesrulastirilmaktadir? Kim nerede, ne zaman, hangi epistemik cemaate bagli? Kitap, entelektüel tarihimizi açiklamakta bize kilavuzluk edebilecek bu sorulari bihakkin düsünmek açisindan önemli bir çalisma.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade