Tipki okul ve kisla gibi, muktedirin ideolojik yapisini bütün çiplakligiyla yansittigi hapishane, yukaridan 
asagi örgütlenen toplumsal siddetin hem bir parçasi hem de yeniden üreticisidir. Suç ve suçlu kavrami 
yüzyillar içerisinde degismisse de içerdeki her zaman siyasal iktidarin düsman belledigi kesim ve 
siniflar olmustur. Suçun kendisini olusturan faktörleri sorgulamadan normallestirilen suçlu’yu ne 
yapacagiz sorusu ise iktidara, günü geldiginde herhangi birimizi suçlu ilan edebilecek bir mesruiyet 
saglar. Üstelik insani, belirli bir mekâna kapatarak tedavi ya da islah edecegini iddia edenlerin 
suçlarini da ortadan kaldirir. 
Cezaevlerinin tarihi siddet ve baski kadar direnisin de tarihidir. Isik Ergüden, kosullarin iyilestirilmesi, 
somut taleplerin karsilanmasi, hak ihlallerinin azaltilmasi için verilen mücadeleleri elbette 
yadsimadan, hapishane ve kapatilma kavraminin kendisini, hapishanesiz bir toplumu düsünmeye; 
sistemin medya ve teknoloji dahil bütün aygitlariyla disarida kapattigi insani bir kez daha dört 
duvarin arkasina, görünmezlige, hem insana hem de insansizliga mahkûm etmenin insanlikdisiligini 
sorgulamaya çagiriyor. 
Hapishaneye giren insan tipolojisinin giderek daha genis bir yelpazeye yayildigi, neyle suçlandigini bile 
bilmeyen insanlarin yillarca hapis yatabildigi, hukuk sisteminin yerini açikça bir intikam ve rehine 
sistemine biraktigi günümüzde hepimizin ihtiyaci olan bir sorgulama...
            
            
                                                         
                                     
            
                          Güvenli Ödeme
                     
            
            
                                                         
                                     
            
                          Hızlı Teslimat
                     
            
            
                                                         
                                     
            
                          Kolay İade