Üzgün oldugumuzda ve hayata katlanamadigimizda bir agaç söyle konusabilir bizimle: Sus! Bak bana! Yasamak kolay degil, yasamak zor degil. Bunlar çocuksu düsünceler. Birak konussun içindeki Tanri, o zaman susacaklar. Yolun seni anandan ve yurdundan uzaklastirdigi için endiselisin. Ama attigin her adim, her yeni gün seni anana yaklastirir. Orasi ya da surasi degildir yurdun. Yurt ya içindedir ya da hiçbir yerde.
Yollara düsme özlemiyle kederlenir yüregim, aksamlari rüzgârda uguldayan agaçlari duydugumda. Sessizce, uzun uzun dinlerseniz, bu özlemin esasi da anlami da çikar ortaya. Sanildigi gibi acidan kaçip gitme arzusu degildir bu. Yurda, ananin bellegine, hayatin yeni kissalarina duyulan özlemdir. Eve götürür insani. Her yol eve götürür, her adim dogumdur, her adim ölümdür, her mezar anadir.
Böyle uguldar agaç, çocuksu düsüncelerimizden ürktügümüz aksam vakitlerinde. [...] Agaçlari dinlemeyi ögrenen, agaç olmayi arzulamaz artik. Kendisi disinda baska bir sey olmayi arzulamaz. Yurt budur. Mutluluk budur.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade