Yaban ya da yabanci degildim Arada bir yer onlardan olmadigim gibi büsbütün eloglu da sayilmazdim. Bir seyin kendi olmaktan çikip karsitina dönüsme aninda donup kalmis gibiydim. Daha ilginci, aynisi onlar için de geçerliydi. Yaban ya da yabanci degillerdi bana. Onlarin sansi kalabalik olmalariydi, sayilarindaki çokluk, dönüp de sürekli benzerlerini, aynilarini görmek, bir dönüsümün ortasinda kalakaldiklarini unutturuyordu onlara.
Bellegin Girdaplari, kaçmak isteyen bir adamin hikâyesi. Günlük hayatin getirdiklerinden, insan iliskilerinin yoruculugundan ve aslinda, bunlara uyum saglayamayan kendisinden kaçmak... Onunkisi yeni bir hayat beklentisi degil, en fazla “iyi olacak” sezgisi Daha iyi hatirlayabilmek için yasadiklarini yazmayi istese de hatirlamaktan, bir hayiflanma kuyusuna düsmekten korkuyor. Ama kaçamiyor Kaçabildigi en uzak nokta, sehrin sonunda bir yerlesim yeri: Ona tekinsiz hatta giderek tehditkâr gelen atmosferiyle, gerçek bir inzivaya izin vermeyen, öfkelenememenin yorgunluguyla kendi bosluguna düsüsü hizlandiran bir mahalle, Serpmetepe.
Behçet Çelik, bir adamin zihninin derinlerine iniyor, katman katman onu kesfediyor. Edebiyat yolculugunun en derinlikli karakterlerinden birine, kusursuz bir üslupla imza atiyor.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade