Birkaç yildir ‘yapi’ sözcüg?ü çes¸itli anlamlara çekilebilen bir hal aldi. Kendi eski ve kesin deg?erini örneg?in bir ispatin, bir romanin veya bir devletin yapisi söz konusu oldug?unda korumakla birlikte, günümüzde çok moda olan ve hatta ismini bile verdig?i bir felsefi sistem içinde çok daha iddiali bir teknik kullanima da kavus¸tu. Kafa karis¸iklig?i bunun sonucudur. Artik benim çalis¸malarim da yapisalcilig?in tezahürleri veya yazildiklari tarihlerden ötürü ön belirtileri arasinda sayiliyor ve yazarina göre bu durum bir övgü ya da eles¸tiri nedeni oluyor. Hatta bazi genç yapisalcilar, ög?retideki ve ög?retinin esinledig?i yorumlama tekniklerindeki ilerlemeleri izlemekte gösterdig?im yavas¸lik veya beceriksizlik kars¸isinda sabirsizlig?a kapilarak, daha usta ya da daha ortodoks düs¸ünürlerin benim dosyalarimdan ne gibi sonuçlar çikarabileceklerini örnekler vererek bana ög?retiyorlar. Bu iyi niyetli ama mesnetsiz çabalara artik bir son vermek istiyorum: Yapisalci deg?ilim ve olup olmamak gibi bir derdim de yok. Ben bir filozof deg?il, bir tarihçi olarak, en kadim tarihle ve tarihin akilci yöntemler içinde eris¸ilebilecek en uç siniriyla ilgilenen bir tarihçi olarak çalis¸iyorum; yani genetik olarak birbirine akraba olduklari bilinen alanlardaki birincil verileri gözlemlemekle, sonra da bu birincil verilerden bazilari arasinda kars¸ilas¸tirmalar yaparak onlarin ortak prototiplerinin olus¸turdug?u ikincil verilere uzanmaya çalis¸makla yetiniyorum; bunu yaparken de bas¸tan kabul edilmis¸ fikirlerim, evrensel olarak geçerli sonuçlara eris¸mek gibi bir umudum yok.
Dumézil’in üç ciltlik muazzam çalismasi Mit ve Destan’in son cildi Roma Tarihleri ile, karsilastirmali filolojinin bu basyapitinin serüveni Türkçede tamamlaniyor.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade