- -20%

Her sabah çarsi Camii’nin arkasindaki harap zaptiye ahirlarinin önünden, bir serçe sürüsü gibi, civildayarak geçerdik. Mektep biraz daha ileride, alçak duvarli, oldukça genis bir avlunun ortasinda idi. Bir katti, etrafinda yükselen büyük kestane agaçlarinin birbirine karismis koyu gölgeleri, bütün çatisini kaplardi. Biz daha avlunun kapisindan girmeden Hoca Efendinin bulunup bulunmadigini, söyle bir bakar, anlardik: Abdurrahman Çelebi gelmis mi be? Gelmis, gelmis... (Tanitim Yazisi’ndan)
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade