Nejat Abdulla’nin “Imparatorluk Sinir ve Asiret / Kürdistan ve 1843-1932 Türk-Fars Sinir Çatismasi“ adli kitabi Avesta Yayinlari arasinda çikti. Onaltinci yüzyildan itibaren Kürdistan Osmanli-Fars sinir kavgasinin merkezi haline geldi. Osmanli ve Fars Imparatorluklari arasinda yer alan Kürdistan her iki taraf için hem çok büyük bir askeri rezerv hem çok önemli bir ekonomik kaynak oldugu gibi her iki tarafin sinir güvenligi için tampon bir bölge olusturmaktaydi. Sünni Osmanli bloguna karsi Sii Safevi blogunun ortaya çikmasiyla dini inançlar, 1514 Çaldiran savasiyla baslayip 1847 II. Erzurum anlasmasina kadar devam eden savasin sürdürülmesine gerekçe olusturdu. II. Erzurum anlasmasi en azindan resmi olarak Kürtlerin her iki imparatorlugun sinir “oyununun“ bir parçasi olmalarina son verdi. Bu ayni zamanda Istanbul hükümetine yerel otonom Kürt otoritelerinin yetkilerine son verme imkâni da sagladi. Birinci Dünya Savasindan sonra Kürt sorunu basinin spekülatif alanindan çikarak diplomasinin “oyun“ alanina girdi. Sevr anlasmasi küçük bir Kürt devletinin kurulmasini kararlastirdi, Türkler bunun gerçeklesmesini engelledi. Ve böylece, 1926’da Türk-Irak siniri ve 1932’de Türk-Iran sinirinin kesin olarak belirlenmesiyle Kürdistan komsu dört ülke arasinda paylasilmis bir “sömürge“ haline geldi. (Tanitim Bülteninden)
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade