Tarih boyunca, Islam toplumunda kadinin durumu birçok Avrupali yazar tarafindan yanlis anlasilmis ve Müslüman kadinin “bütün tarih” boyunca erkegin esiri oldugu veya kafes arkasina itilmis bir mahpusun hayatini yasadigi tezi ileri sürülmüstür. Dünyanin her yaninda yasayan kadinlar, bazen siyaset sahnesinin kapilarini açik bularak, bazen de bu kapilari zorlayarak, çogu zaman tarihçilerin görmezden gelemeyecekleri basarili roller oynamislardir. Islamiyet’in ve fethedilen kimi ülkelerin örf ve âdetlerinin etkisiyle kadinlarin zorunlu tutuldugu sikica örtünmeye ve harem hayatina ragmen, Müslüman-Türk kadinlar yine de Batili kadinlardan geri kalmadiklarini ispatlamislardir.
Bahriye Üçok’un alaninda ilk ve tüm dünyaya önemli bir kaynak olan çalismasi Islam Devletlerinde Türk Naibeler ve Kadin Hükümdarlar’da da ortaya koydugu üzere, Ortaçagda Islam kadini fikih ve hadis müderrisligi, vaizlik, sairlik, vezirlik, müsavirlik yapmistir. Islam ve Türk kültürü bir araya geldikten sonra ise Müslüman-Türk kadin sultanlar, komutanlar, devlet yöneticileri tarih sayfalarindaki yerini almistir.
1964 yilinda Ankara Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi’nin “ilk kadin” ögretim üyesi olan Bahriye Üçok’a “doçent” unvanini kazandiran bu önemli çalisma, Islam cografyasinda hüküm sürmüs Türk naibeleri ve kadin hükümdarlari ele aliyor…
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade