Muhtesem Gatsby hiç süphesiz en büyük Amerikan romanlarindan biri. Ama sirf Scott Fitzgerald 1920’li yillara taniklik eden öyküsünü lirik bir dille anlattigi için degil. Ya da okuyucuyu renklerin ince ayrintilarinda, sözcüklerin müzikal inis çikislarinda bir labirentteymisçesine dolastirdigi için de degil. Fitzgerald tarihin önemli bir dönemine isik tutar: Amerika’da yeni, tuhaf bir dönemin yasandigi 1920’li yillara. Yitik Kusagin dönemidir bu. I. Dünya Savasi’nin yarattigi yikici etkinin damga vurdugu Yitik Kusagin trajedisidir. Ama bir taraftan, yaygin bir düs kirikligi yasansa da, bir taraftan da bir umut ve cosku hâkimdir. Insanlarin geçmisi yikip, dünyayi yeniden, çok daha iyi bir sekilde kurabileceklerine inanmaya hazir olduklari bir dönemdir. Nitekim Fitzgerald sonradan bu trajik yillari romantik bir sevk dönemi olarak tanimlayacaktir. Fitzgerald iste böyle bir dönemde yaratti Gatsby’yi. Savastan döndügünde elinde sadece düs kirikliklari ve düsleri olan, Amerikan rüyasinin umutlariyla dolu, Orta Batili, saf biri Gatsby özünde. Tipki Amerika’yi büyük umutlarla kesfedenlerin hayallerini ve coskusunu andirircasina hep erisilmez olanin pesinde. Onu muhtesem kilan da bu belki, yasadigi düs kirikliklarini hep yeni hayallerle dengeliyor ve asla pes etmiyor...
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade