Ölü Kelebeklerin Dansı, ölümünün on altıncı gününde anılarını yazmaya karar veren ve 35. gününde de aklını kemiren “Katil Kim?” sorusunu çözen bir anti kahramanın, Haldun’un serüveni. Ölüler dünyasında bir tek rüya görülebiliyor, Haldun da rüyasını görmeye başlar. Rüyası onu nerelere götürecektir, ölüler dünyasındaki kelebekler gerçek mi yoksa hayal midir ve kelebeklerin kısacık yaşamları Haldun’un yaşamıyla nasıl bir benzerlik taşıyor? Ölü Kelebeklerin Dansı, ölüm, yaşam ve rüyalar arasında gidip gelen bir roman.
“Ölümümün on altinci gününde anilarimi yazmaya karar verdim ben.
Öldükten sonra karsilastigim insanlar, anilar evinde gezinmenin bir ölüye hiçbir yarar saglamayacagini söyledilerse de onlara inanmadim.
Öldüm ve Tanri burada da yok! Ne yapabilirim?
Galiba artik yasamiyorum. Sairin kelebegi gibi, düsümde kendimi bir ölü olarak mi görüyorum, yoksa uyandim da ölmeden önce yasadiklarimin bir düs oldugunu mu fark ettim, bilemiyorum.
Ölüler yasamaz! Hayatim boyunca kesinligine güvendigim biricik gerçek bilgiydi bu. Simdi onu da yitirdim. Bana öldügüm söyleniyor ama konusabiliyorum. Artik hayatta olmadigim söyleniyor ama düsünebiliyorum, yazabiliyorum, sokaklara çikip gezebiliyorum, dislerimi firçalayabiliyorum, ayakkabilarimi baglayabiliyorum.”
Ölü Kelebeklerin Dansi, ölümünün on altinci gününde anilarini yazmaya karar veren ve 35. gününde de aklini kemiren “Katil Kim?” sorusunu çözen bir anti kahramanin, Haldun’un serüveni. Ölüler dünyasinda bir tek rüya görülebiliyor, Haldun da rüyasini görmeye baslar. Rüyasi onu nerelere götürecektir, ölüler dünyasindaki kelebekler gerçek mi yoksa hayal midir ve kelebeklerin kisacik yasamlari Haldun’un yasamiyla nasil bir benzerlik tasiyor? Ölü Kelebeklerin Dansi, ölüm, yasam ve rüyalar arasinda gidip gelen bir roman.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade