Ahmet Say’in ustaligi, Türkiye’nin ekonomik-toplumsal yapisi hakkindaki bilgisini bilgiçlige kaçmadan vermesinde. Bunu yaparken mizah yetenegini de ortaya koymus oluyor. Nice önemli dogrulari kisa bir cümle içinde verebiliyor; gereksiz açiklamalara girmiyor, okurun anlayisina güveniyor.
Fethi Naci (1976)
Ahmet Say’in yenilerde yayimlanan ilk romani Kocakurt’la ayri bir ilgi uyandiracagi kanisindayim. 1950 kusagi, 1960 kusagi öykücülerinde pek rastlanmayan bir humor’la, egleniyle dolup tasan bir anlatimi var Ahmet Say’in. Argoyu da çok güzel kullaniyor, öyle 20-30 sözcügün içine sikisip kalmiyor; siirsel bir gerilim, içerige uygun bir anlatim kivami tutturuyor. Bu niteligiyle Kocakurt’u bir solukta okuyup bitiriveriyorsunuz. Üstelik Ahmet Say’in romaninin gerisinde Türkiye’ye özgü bir tarihsel sema da var. Ahmet Say bir yerde bir Brecht esprisiyle yaklasiyor insanlara. Kocakurt’un serüveniyle Türkiye’nin son çeyrek yüzyilda ugradigi tarihsel degismeler arasinda baglar kuruyor.
Cemal Süreya (1976)
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade