• -20%
Küçük Amerika 3 İncirlik Romanı
search
  • Küçük Amerika 3 İncirlik Romanı

Küçük Amerika 3 İncirlik Romanı

₺240,00
₺192,00 20% kazanın
Vergi dahil
Barkod
9786059374088
Yazar
Çetin Yiğenoğlu
Yayınevi
Karahan Kitabevi
Adet

Çukurova Üçlemesi” diye anmaktan hoşlandığım “Küçük Amerika” çalışmasının ilk kitabı “İncirlik Romanı” olacaktı. Daha doğrusu, tek kitap olarak tasarlanmıştı. Hayatımın en dinamik dönemini geçirdiğim gazeteyle yolum ayrıldığında, şapkamı önüme koyup düşünmüştüm, bundan sonra ne yapmalıyım, diye. Öyle ya, gazeteci olarak Adana‟da gelinebilecek bazı görevlere gelmiş, Ziya Paşa‟nın deyimiyle “rütbe - i aklı”mızla mesleki liyakâtimizi kanıtlamıştık. Sayısız röportaj, çok sayıda dizi yazı, yarısı inceleme  araştırma, yarısı yazınsal on altısı yayınlanmış, yirminin üzerinde kitaba imza atmıştık. Adana‟da, Çukurova‟da, Anadolu‟da, Ortadoğu‟da en yakıcı konularda kapsamlı çalışmalar yapmıtık.


Eser Adı :   Küçük Amerika :3  İncirlik Romanı


Yazar: Çetin Yiğenoğlu


OrijinalDil: Türkçe


Yayınevindeki dizi Adı:Türk Edebiyatı                     


Kitabın genel anlamda türü: Roman


Katkıda Bulunanlar: Editör: Seyfi Karahan 


Kapak Tasarım : Karahan


Cilt Bilgisi: Karton Kapak


Kağıt Bilgisi: 80 gr enzo kremini


Basım Tarihi:Ağustos 2016   


Baskı :1.baskı


Sayfa Sayısı:  370


Kitap Boyutları: 14x 21


 


Çukurova Üçlemesi” diye anmaktan hoşlandığım “Küçük Amerika” çalışmasının ilk kitabı “İncirlik Romanı” olacaktı. Daha doğrusu, tek kitap olarak tasarlanmıştı. Hayatımın en dinamik dönemini geçirdiğim gazeteyle yolum ayrıldığında, şapkamı önüme koyup düşünmüştüm, bundan sonra ne yapmalıyım, diye. Öyle ya, gazeteci olarak Adana‟da gelinebilecek bazı görevlere gelmiş, Ziya Paşa‟nın deyimiyle “rütbe - i aklı”mızla mesleki liyakâtimizi kanıtlamıştık. Sayısız röportaj, çok sayıda dizi yazı, yarısı inceleme  araştırma, yarısı yazınsal on altısı yayınlanmış, yirminin üzerinde kitaba imza atmıştık. Adana‟da, Çukurova‟da, Anadolu‟da, Ortadoğu‟da en yakıcı konularda kapsamlı çalış-malar yapmıtık.


Gelinen nokta, köklü bir karar almayı dayatmıştı. Her ne denli kendimi orta yaşlı genç görsem de, kronolojik yaş göstergem açısından bir zamanlar başkaları için “yaşlı / ihtiyar” nitemini acımadan kullandığım yaşlara gelmiştim. Alacağım kararın ilk maddesi halkıma, ülkeme hizmet bağlamında vazgeçilemez bir öneri gelmediği takdirde gazetecilik çalışmalarımı kurumsal çerçevede sürdürmemek olmalıydı. Bundan sonra kendimi bütünüyle edebiyata  yazına vermeli, notları yıllardır masamın üzerinde bekleyen öykülerle romanlara yoğunlaşmalıydım. Gazetecilikle ilişkilerimi araştırma inceleme çalışmaları, arada bir makale, fıkra yazımı çizgisinde, zaman zaman gelmesi olası çalışmalarda görev alarak sürdürmeliydim. (ÇÜ İletişim Fakül-tesinde “Habercilik”, NHKM Adana‟da “Yazınevi / kurmaca yazın” deneyimleri tasarılarım arasında yoktu.) Artık “gazeteci  yazar” değil, “yazar  gazeteci” nitemine uygun bir çalışma dünyası kurmalıydım.


Söz konusu mahsuplaşmada yaptığım kapsamlı çalışmaları düşününce İncirlik‟i yazmadığımın ayrımına vardım. Bu durumda, önce İncirlik‟i yazmalı, daha sonra öykü tepecikleriyle roman dağları arasındaki bana ait o dünyaya girmeliydim; bir daha hiç çıkmamacasına. Hemen İncirlik notlarımı derlemeye, alan çalışması yapmaya başladım. Çalışmanın bu aşamasını büyük oranda bitirdim de.


Ne ki, hayatın gerçekleri, her zaman olduğu gibi, yine yüreğimin gazetecilik tartımıyla atan yanını yakaladı. “Başkan” kitabı elime doğdu adeta. Yazmasam olmazdı; halkıma karşı suçluluk duygusu boğardı beni. Böylece “Küçük Amerika” üst başlığı kendini dayattı. İncirlik, ikinci kitap olacakken “Başkan”, “Kumpas”ı çağırınca üçüncülüğe ertelendi. Kumpas‟ı da yazmasam olmazdı.


Gazetecilik deneyimlerimle yazınsal birikimim, gerçeklik konusundaki düşüncelerimi kökten değiştirmişti. İncirlik nasılsa oradaydı. Bir yere gitmeyeceği gibi işlevinde herhangi değişiklik de olmayacaktı. İncirlik gerçekliğini nasıl yazarsam yazayım, yazacaklarım her çevrenin kendi yapılanmasına, bakış açısına göre değerlendirilecekti, nasılsa... Önceki iki kitap gibi bu da bilimsel bir çalışma olmayacaktı. Gazeteci, edebiyatçı kimliğimin sunduğu özgür olanaklarla biçimlendirilecekti. Yazınsal bir dil öncelendiği, biçemin de buna göre kurgulandığı kitabın kim-liği neden “İncirlik söylenceleri” baskın bir anlatı, inceleme çalışması olmasındı… Söylence, gerçeklikle ilgisiz şeyler, diye nitelenebilir hemen. Ne ki, İncirlik konusunda “en hakiki”, “en has” ya da “en gerçek” gerçekler diye yazsam bile köktenci suçlamaların, yalanlamaların yanı sıra kimilerinin en azından “yok canım”la başlayan tümceler kurması kaçınılmazdı. Ben de, bu durumda, peşin yanıt olarak söylencelerle biçimlendirilmiş bir “fantastik anlatı” yazmalıyım, diye düşündüm. Okuyan, algıladığı, dilediği gerçekliğe uygun çıkarsamalarda bulunabilmeliydi. Bir roman olmamasına karşın, bir romanda kullanılabilecek pek çok veri olduğuna, ağırlıklı olarak böyle bir üst dil yeğlendiğine göre, dileyen, kitabı İncirlik romanı niyetine de okuyabilmeliydi.


        


 


666 Öğeler
 

Güvenli Ödeme

 

Hızlı Teslimat

 

Kolay İade