Nobel ödüllü Guatemalali yazar Miguel Angel Asturias, entelektüel üretimine, Orta ve Güney Amerika'daki dinleri, yerel inanislari, mitolojiyi, folklorik danslari vb. inceleyerek baslayan bir yerel kültür arastirmacisi ayni zamanda. Ilk edebî ürünlerini, bu akademik arastirmalarini edebiyat diliyle harmanlayarak veriyor ve bu alanda giderek ustalasarak kitanin ünlü “büyülü gerçekçilik” akiminin da kurucularindan biri oluyor.
Asturias'in 1950-60 yillari arasinda kaleme aldigi, “Muz trilojisi” olarak da bilinen üçlemesinin ilk kitabi olan Kasirga, iste bu arastirmalariyla ulastigi ustalik döneminin, yerli kültürüyle harmanladigi yazinsal dilinin ve “büyülü gerçekçilik” akiminin en önemli yapitlarindan biri.
Bir yanda büyük Amerikan tekellerinin bakir ormanlari sökerek açtigi muz tarlalarinda çalisan isçiler, köylüler ve Yerliler; diger yanda küçük toprak sahipleri ve onlari örgütlemeye çalisan Amerikali bir kari koca... Hepsinin üstünde ise kendini bu kez bir “kasirga”yla gösteren o amansiz Doga!
Yazar, edebiyat tarihçisi ve folklor arastirmacisi Tahir Alangu'nun sözleriyle, “Kasirga, burada toplum çatismalarinin, halktan yana olan o esrarli tabiat güçleri karsisindaki aczini ve küçüklügünü anlatirken, bir yandan da yabanciya karsi çikacak büyük bir Yerli direnisin sembolü olarak kullaniliyor.”
Üçlemesinin ardindan, “Muz ve gida sektöründe yabancilarin hâkimiyetini elestirdigi ve Guatamelali Yerlilerin nasil sömürüldügünü anlattigi” için, Soyvetler Birligi'nde dönemin en yüksek nisani olarak kabul edilen Lenin Baris Ödülü'nü de kazanan Asturias; kökü yüzyillara dayanan halk kültürünü, modern edebiyati ve yasadigimiz çagin toplumsal gerçekliklerini harmanlayarak zihnimizde kasirgalar koparmaya devam ediyor…
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade