Ve... Veya... Belki...

Çok sevdigi hocasinin yaninda ise baslayan genç psikiyatrist Eylül, hastanedeki yeni terapi grubunun üyeleriyle tanisir ve grubu olusturan bireylerin sorunlarini kendi sorunlari gibi benimsemeye baslar.Herhangi bir neden olmaksizin bayginlik nöbetleri geçiren Ayten, fazlasiyla içine kapanik ve kabugunu bir türlü kiramayan Ahmet, öfkesine hâkim olmayi basaramayan Murat, kekemeligini yenmek için çabalayip duran Emre, esiyle büyük sorunlar yasayan Cavidan, diger insanlarla düzgün bir iletisim kurmayi beceremeyen felsefe ögrencisi Gizem…Bir yandan hastalarina yardim etmeye çalisan Eylül, bir yandan da benliginin en derinlerinde hissettigi huzursuzlugu anlamlandirmaya ve kocasiyla iliskisini çözümlemeye ugrasmaktadir. Iste tam da bu günlerde, Gizem'in incelemesi için verdigi bir defter, Eylül'ün hayatinda büyük degisikliklere yol açar. Kendi varolusunu sorgulamaya baslayan Eylül, hayatina ve ailesine farkli bir gözle bakmaya baslamis, sandigi kadar mutlu olmadigini fark etmistir.Eylül gerçegin ne oldugunu sorgulamaya koyulur. Çikis degisimde mi yoksa ayniligi renklendirmekte midir? Her sey ve tabii ki gerçek de kendi varligini sürdürürken, bizi sikintiya düsüren sey baktigimiz çerçevelere göre tanimlarin degismesi olabilir mi acaba?