Savas sonrasinin Isviçre’sinde geçen bu tekinsiz romanin baslangiç cümlesi alabildigine basit ve saftir: “On dört yasindayken Appenzell’de bir okulda yatili ögrenciydim.” Gelgelelim söz konusu ortam basitlik ve safliktan oldukça uzaktir. Kaba ve bilgiç bir karaktere sahip olan anlatici merhametsiz ve soguk bakis açisiyla okuldaki tutsaklik hayatini gözler önüne serer. Çok geçmeden, görünüste mükemmel bir kiz olan yeni ögrenci, Frédérique’e gönlünü kaptirir ve onu bastan çikarmak için elinden geleni yapar. Ancak daha sonralari, kendine bagladigi bu kiza karsi hiç de cömert davranmayacaktir. Anlaticinin kendi entrikalarini; günlük iliskilere sizan tahakkümün, kontrol ile deliligin dogasi konusunu uzun uzun irdelemesiyle romana ürkütücü, ele gelmez bir atmosfer hâkim olur.
“Jaeggy'nin ergenligin o mavi mürekkebine batirilmis kalemi, delilik agacinin köklerini, yapraklarini, dallarini ince ince isleyen bir oymaci ignesi gibi; bu agaç ki Isviçre'de, dünyadan soyutlanmis küçük bir bilgi bahçesinde dallanip budaklanarak bütün bakis açilarini örtecektir. Olaganüstü bir nesir bu. Okumasi asagi yukari dört saati bulur. Hatirlamasi ise, yazari için oldugu gibi okurlari için de bir ömür boyu sürecektir.”
- Joseph Brodsky
“Harikulade, göz kamastirici, yabani bir yazar.”
- Susan Sontag
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade