Postmodern sanat anlayisi, neyin sanat olup neyin olmadigi konusunda bir süredir hararetli bir tartismaya ve kafa karisikligina yol açiyor. Günümüzde sanat ve sanat eseri piyasa, moda, milyon dolarlar, pazarlama, marka gibi kelimelerle birlikte aniliyor. Bunlara eslik eden puslu havada, sezilen ama bir türlü adi koyulamayan bir sey var. Taninmis sanat elestirmeni Donald Kuspit'in kitabi iste tam da bu ifade edilemeyen sey üzerine. Son derece bayagi, iz birakmayan, sig postmodern çalismalarla dolu bir sergi salonunda izleyicinin hissettigi sikintinin ardindaki gerçek: Bunlar sanat eseri degil, bu yüzden de gerçek sanatin hissettirdiklerini hissettiremezler. Bu tür eserleri tanimlamak için Alan Kaprow'un "postsanat" terimini kullanan ve postmodern sanatin aslinda sanatin sonu anlamina geldigini, çünkü estetigin itibarini kaybettigini öne süren Kuspit, tinsel degerlere inanan sanatçi tipinin yerini nasil pazarin taleplerine göbekten bagli postsanatçi tipinin aldigini anlatiyor. Marcel Duchamp ve Barnett Newman'in çalismalarini ve kuramsal fikirlerini titizlikle degerlendirerek, sanattaki bu deger kaybinin modern sanatin entropik karakterinden ayrilamayacagina dikkat çekiyor, varilan noktayi estetik karsiti postmodern sanat olarak nitelendiriyor. Yirminci yüzyil boyunca sanatin katettigi yol üzerine keskin gözlemler içeren kitap, görsel sanatlarin halihazirdaki çikmazlarini gösterdigi gibi, bu sikismanin tasidigi imkânlara da isaret ediyor.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade