Namus, Töre Ve İktidar

Siddet kullanma tekelini elinde bulunduran egemen devletin, söz konusu ‘ayricaligini’ bazen birileri kullanmaya kalkarsa, üstelik bunu bir tür ‘yasa’ya dayanarak yaparsa bu durumu nasil ele almak gerekir? Birileri, siddetin en uç biçimi olarak ‘öldürme yetkisini’ kendinde görüp eyleme geçerse ne olur? Namus adina islenen cinayetler örnegin, nasil bir gerçeklige isaret etmektedir? Bu türden olaylari nasil ele almak gerekir? Ne tür bir çerçeve ve bakis açisi, bu türden olaylari, sadece adli bir vaka, bir ceza hukuku meselesi olarak görmeyip ya da tartisma götürür bir adlandirmayla sosyolojik sifati eklenerek ‘geleneksel ataerkil degerlerin kadina yönelik tavri’ biçimindeki açiklamalarla yetinmeyip daha kapsayici ve derinlikli bir çözümlemeye imkân verebilir?Elinizdeki kitap, siyaset biliminden antropolojiye, sosyolojiden siyaset felsefesine farkli disiplinlerden olanlar için ufuk açici bir durus sergiliyor. Ve bütün bunlarin ayrintili olarak çok iyi örülmüs bir kurgu ve çok titiz bir dil kullanimiyla sergilendigi çalisma, ‘özgün bir telif eser’ sifatini fazlasiyla hak ediyor, hem dert ettikleriyle hem de bunlara yaklasim biçimiyle.