Tutundugu dallari kirilanlara, uçurumlarda ayagi kayanlara, hem kendinden milyonlarca kez özür dilemek isteyip hem kendine acimasizca davranmaktan vazgeçemeyenlere, umursamaz tavrinin ardinda gözyaslarini saklayanlara, babasi ölenlere, hüznü kilosundan agir olanlara, hayatini romanlara degil de katliamlara benzetenlere, her gece bir sarkinin içinde kaybolan, durmadan kaybolan, kendinin bile kendini bulamayacagi kadar kaybolanlara... Sevdigi insanlarin sesinin soguklugunu ruhunu titreten telefon konusmalarindan aklinda tutanlara, yüzünü fotograflarina bakarak hatirlamaya çalisanlara, unutmak için uyuyanlara degil de acisindan uyumayi unutanlara. Eksik, yarim, yamali birakilmislara. Çok içenlere, Her firsatta "Raki doldurun eksilmesin !" diye bagiranlara, kadehini masaya vururken "Burada olmayanlar için" diyerek birilerine olan özlemini bastiranlara. Sarhos olanlara ama sahroslugunun arkasina siginmayanlara. Sirtindaki biçak yaralari dikis tutmayacak kadar derin olanlara, kendini tren istasyonlarinda unutulmus kimsesiz bavullar gibi hissedenlere. Kural, yasa, yasak sevmeyenlere. Kalbi mezarligi andiranlara. Kirilanlara, kirildikça keskinlesenlere. Cemal Süreya'nin bahsettigi o "Sabahtan aksama kadar kursuna dizilenlere" Dagilmis ailelerin, güçlü olmak telasina terkedilmis çocuklarina. Adina siirler yazilmamis tüm kadin ve adamlara...
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade