21. yüzyila girerken insanlik tarihinin en ciddi sorunlarindan birisiyle yüz yüzeyiz. Hâlihazirdaki çevre krizi, bizim aslinda kim oldugumuzu ve mahlukâtin ne oldugunu unutmamizdan ileri geliyor. Büyük ölçüde bu durum, tabiatin mukaddes niteligiyle irtibatimizi kaybettigimiz ve onu ancak fizikî bilimin gözlügüyle anlasilabilecek büyük bir mekanizma olarak görmeye basladigimiz noktada basladi. Köklerinin çogu Rönesans'a dayanan bu dünya görüsü bizi, fizik/sel ve metafizik/sel arasindaki baglantiyi artik anlayamama noktasina getirdi. Fiziksel seylerin, korkunç neticelere katlanmaksizin metafizikten hiçbir sekilde ayrilamayacagini unuttuk. Tabiî kaynaklarin sonu gelmez oldugunu varsayarak yeryüzü üzerinde gücümüzü deniyoruz ve mahlûkatin çobanligini yapmakla gelen kutsal sorumlulugun, bu güçle birlikte geldigini unutuyoruz. Atalarimiz, tabiatin kutsal bir kitap oldugunu ve Tanri'nin tabiat âlemindeki tecelliler vasitasiyla bizimle konustugunu biliyorlardi; kesretin, Vahdet'e döndügü gibi, Vahdet'in kesrete döndügünü de... Bu kitap, fizikî ve manevî sagligimizi tekrar geri kazanmanin, "her yerde Tanri'yi görme" ve "her seyde O'nu hatirlama" kabiliyetimizle baglantili oldugu tezinden hareket eden makalelerden olusan çok özel bir derleme.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade