Sanatta gördügümüz, duydugumuz, okudugumuz mutlagin isigi, mutlagin sesi, mutlagin hikâyesidir, tersinden de söylenebilir; yildizli bir gecede gökyüzüne bakan Tanri, Van Gogh’un Yildizli Gece’sini görür ve bu yüzden Yildizli Gece’ye bakan biz degilizdir, Yildizli Gece bize bakar, o mutlagin yildizli gece olarak görünmesi ve görmesidir; Truva Savasi Tanrinin gözünden Ilyada Destani’dir, Tanri bize Ilyada’da hikâyemizi böyle anlatir, çünkü onun hikâyesi mutlak anlamda böyle vuku bulmustur; Beethoven’in Yedinci Senfoni’sinde duydugu evrenin hareketidir, Tanri hareket etmekte ve bize hareketini böyle duyurmaktadir. Sanatta görünen ve görenin, duyulan ve duyanin, anlatilan ve anlatanin birbirine karismasi bundan kaynaklidir, bunlar sanatta özdes hale gelirler.
Evren Tanrida mutlak sanat eseri olarak ve ebedi güzellikte kurulmustur. Benzer sekilde kendilerinde ya da Tanrida olduklari haliyle tüm seyler, mutlak olarak hakiki olduklari gibi, mutlak olarak güzeldir.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade