Türkçe'nin Islami ilimlerle tanismak isteyen okuyucu için zengin oldugu dogru, gelgelelim bu kitaplarin ekseriyeti okurunun elinden tutacagina kapiyi gösterir. Istilahtan konuya girilemez veya son derece mekanik bir sekilde tanimlar, referanslar heyelan gibi okuyucuya çullanir. Okura ilmin kapisini aralamaktansa, kapi övülür, ne kadar yüksek oldugu, geçmenin zorluklari anlatilir. Altin çaglarinin üzerinden çok vakit geçmis mevta ilimlerin türbedarlari “ruhuna fatiha”da israrcilar.
Elinizdeki kitap ise büyük bir istisna, çünkü Wael Hallaq ne ictihad ne de ilim kapisini kapiyor. Islam hukukuna dair bulgulardan degil, yasayan soluyan bir düsünce tarzindan, o düsünce tarzini çevreleyen dünyadan bahsediyor. Klasik bir girisin aksine bugün Islam hukuku üzerine yazmanin ve düsünmenin imkanini varsaymiyor. Aksine, sömürgeciligin ve sarkiyatçiligin pesi sira günümüzde herhangi bir okumanin ele almasi gereken siyasi mirasi ve dayatmalari ifsa ederek basliyor. Islam hukukunu rafa kaldirilmis bir nesneden ziyade, tarihsel serencami içerisinde, sadece fakihlerin degil Müslümanlarin bir meselesi olarak ele aliyor.
Islam hukuku üzerine özgün eserleriyle taninan Necmettin Kizilkaya'nin çevirisiyle takdim etmekten onur duydugumuz bu eserin genel olarak Islami ilimleri nasil konustugumuz, tartistigimiz noktasinda yeni bir yaklasima öncülük edecegini umuyoruz.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade