Frankfurt Okulu’nun önde gelen düsünürlerinden Leo Löwenthal, sosyolojik bir çerçevede Bati’da edebi sanatlarin ve kitle iletisim araçlarinin gelisimini inceliyor. Descartes ve Pascal’in zamanindan yirminci yüzyila gelene kadar halkin ve entelektüel kesimin edebi eserlere yaklasiminin nasil degistigini örneklerle açiklayarak bu degisimin toplumsal içerimlerine isaret ediyor.
Edebiyat sanat midir yoksa meta mi? Her ikisi birden olabilir mi? Gazete ve dergilerin (daha sonra da radyo ve televizyonun) ortaya çikmasi edebi eserlerin niteligini ve toplumdaki yerini nasil etkiledi? Kitle iletisim araçlari insanlari pasiflige mi itiyor? Geçmisten günümüze “yüksek” ve “siradan” sanat/edebiyat tanimlari nasil degisti? Yazarlarin artik varlikli “hamiler” yerine halka, kitapçilara ve yayinevlerine bagimli olmasinin edebi eserler üzerinde ne gibi bir etkisi oldu? “Popüler yazar” tabiri ne zaman alçaltici bir anlamda kullanilmaya basladi? “Çoksatan” kitaplarin nitelikleri bize kitlelerin edebi begenisi hakkinda ne söylüyor? Kitlelerin edebi begenisi bize zamanin ruhu hakkinda ne söylüyor? Popüler kültür toplumun estetik ve ahlaki standartlarini düsürüyor mu?
Bu ve benzeri sorulari yanitlarken kâh sosyolog, kâh elestirmen, kâh tarihçi kimligini öne çikaran (ve sik sik hepsinden birden faydalanan) Löwenthal’in eseri, her üç alan için de degerli bir kaynak.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade