Gerçeklik arayisi her bilgenin yaptigi ve yapmaya çalistigi bir etkinliktir. Bu arayisin hiç kuskusuz en temel gerekçesi de kendi disimizda, bizleri asan bir gerçekligin (hakikatin) varligina olan inançtir. Öyle ya, olmayan sey niçin aransin ki? Belki bunun adini koymak zaman alacaktir. Tanri disinda da bu gerçeklige denk gelen veya O’na esdeger herhangi bir kavram bulunmamaktadir. Ancak elde etmeye çalistigimiz bu gerçekligin ne oldugunun tam olarak bilinemeyisi, dogasinin bizler için ulasilmaz olusu, dahasi kendisini deneysel veya duyusal olarak bizlere açmayisi da ayri bir husustur. Ortada bir gizemin oldugu muhakkak. Isin en ilginci ise, kendi dar dünyamizda nesneler için kullandigimiz “varlik” veya “yokluk” nitelemelerinin tam olarak O’na denk gelmeyisi. Belki daha isin basinda bir girdabin içindeyiz. Çogu zaman fark edemesek de gelgitlerimiz bundan olabiliyor. Dogrusu çeliski gibi görünen bu durumun günlük yasamimizda çözülmesini beklemek de fazlaca iyimserlik olacaktir. Ancak yine de bir yerlerde durup noktayi koymak gerekir. Sonsuzca dalgalanmak, huzursuzlugu ve gerginligi daha da artiracaktir. Direnmek belki düsünsel anlamda kisilik kazandiracaktir. Ancak yararsiz oldugu gibi, bizleri hiçligin esigine birakmasi da cabasi. Iste filozoflar da “varlik” ve “olus” sorunu etrafinda, bazen apaçik bazen de tamamen sir olan bu gerçegin izini sürmüs, bir sekilde O’nu anlamaya ve anlatmaya çalismislardir.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade