Nerede kalmistim, dedi anlatici. Bir yudum su içti ve devam etti: Ne önemi var. Sonsuza dek semalar çizebiliriz. Iç içe geçen mahallelerden, üst üste binen evlerden olusan bir sehir gibi; tanrilar ve canlilar, rüyalar ve gerçeklerden yildiz haritalari gibi sonsuza uzayan manzaralar yaratabiliriz. Avciyi geyige, onu bir savasçiya, savasçiyi düsmanina ve onlari Minotor’a, bilgeye dönüstüren akli çözümlemeye ugrasabiliriz. Labirenti rüyadan siyirmaya, sahibine bedenini vermeye çalisabiliriz. Ama ne fayda. Hiçbiri bize nerede oldugumuzu söyleyemez.
Ertug Uçar’in daha önce Rüya Arizalari ve Yalnizligin 17 Türü adli iki kitapta topladigi öykülerini, yenileriyle bir arada Gece Yolculugu adiyla sunuyoruz. Uçar, öyküleriyle gecenin örtüsünü iki yanindan tutup silkeliyor. Rüyalar kisminda uyuyanlarin içine girdigi öte dünyalara daliyor. Fener öyküleri ise diger kenarini yakaliyor örtünün; burunlarda, adalarin en uçlarinda, kasabalarin açiklarinda unutulmus deniz fenerlerindeki bekçilerin hayatlarini gözlüyor.
Gece yolculugu sevenler için yirmi yedi öykü. Yolunuz açik olsun.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade