Imparatorluklarin dogusu tarih-yaziciliginin çekici, fakat bir o kadar da gizemli ve zor konularindan biri olagelmistir. Bu zorluk, Bati’da önyargilarla dolu bir arastirma alani olan Osmanli Imparatorlugusöz konusu olunca daha da artmaktadir. Asagilayici, soven dürtüler tarih çalismalarini nesnellikten uzaklastirmakta, barbar, kanli, fanatik, cahil gibi nitelemeler tarih yaziciligini daha bastan sakatlamaktadir. Tek yanli, yüzeysel ve övgücü Türk tarih-yaziciligi da ayni sekilde sakatlayici bir etkiye sahiptir.
Peki, Namik Kemal’in “Cihângirâne bir devlet çikardik bir asiretten diye özetledigi Osmanli Imparatorlugu’nun olusum süreci nasil ele alinmalidir? Osmanlilari tarihin bütünlügü içindeki yerine oturtmak hedefiyle yola çikan Werner’in Büyük Bir Devletin Dogusu eseri, olumlu bir örnek olusturuyor. Yazar, küçümseyicilige veya övgücülüge kapilari kapatan nesnel bir anlayisla, tarihî maddeci yaklasimla Osmanli Devleti’nin ve Türk feodalizminin ortaya çikisi ve gelisimini inceliyor.
Werner, siyasi tarihçiligin çogu kez içinde kayboldugu anlamsiz saray entrikalarini bir yana birakarak, Osmanli Devleti’nin kurulus sorununa bir siniflasma sürecive bu sürecin yarattigi üretim biçimi baglaminda yaklasiyor.
Werner, kitabinda sadece Osmanlilarda feodallesme sürecini ortaya koymakla kalmiyor; bu sürecin yarattigi sömürüye karsi halk direncini ve köylü ayaklanmalarini da anlatiyor. Yazara göre, Seyh Bedrettin ve Börklüce Mustafa isyani tüm Türkiye tarihinin en önemli olayidir.
Werner’in (günümüzde unutulmus görünen) bazi gerçekleri bizlere yeniden hatirlatan bu eseri geçmisimize ilgi duyan herkesin kitapliginda yer almayi hak ediyor.
- Taner Timur
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade