Tek bir insan, basli basina insanin hem baslangici hem de sonudur. Zaman algisinin bizde olusturdugu ilk ve son insan ayrimina dair yapay farklilik, insanlarin birbirleriyle olan benzerliklerini fark etmelerine engel olmaktadir. Insan tek basina tüm insanligin bir mümessilidir yani tek kisi, tüm insan irkinin kendine has özelliklerini üzerinde tasir. Insan kisa, insanlik ise uzun bir hikâyedir. Bazen insanin kendisi, bütünüyle bir hikâyedir; ya da bir ve birden çok kisimlariyla diger hikâyelerin bir parçasi… Çünkü insan, “homo narrans”dir; yani kendini hikâyelendirerek sekillendiren…. Bu sebeptendir ki, hikâyesiz bir hayat, hikâyesi olmayan bit topluluk düsünülemez. Çünkü insanin sonlu bir varlikken sonsuzu kavrayamamasi, bir parçasiyken bütünü kapsayamamasi aci ama büyük bir tecrübedir. Biz buna hayat hikâyemiz deriz. Ister bu hayat hikâyeleri yasaniyor veya anlatiliyor olsun… ister yasanmamis ama anlatiliyor olsun ister hem yasanmamis hem de anlatilmamis olsun… Fark etmez çünkü sadece yeryüzünde olmak dahi, bir hikâye olmak/yazmak için kâfidir.
Mit, hikâye demektir. Mitleri incelemek ise insani yani hayat hikâyelerini incelemenin bir baska kulvaridir. Bu sebeple insani anlamayi merkez edinen sosyal bilimler için yapbozun en temel tasidir. Mit, dallari modern zamana uzanan, kökü ilk zamanda kalan insani bir yapidir, kök(en) bilimidir. Her seyin ilkine dair sözler, onun içindedir. Bütüne vakif olmak isteyenler için, bu sebeple “ilk’e gitmek” yani mite gitmek, bir zorunluluktur. Bu zorunluluktan hareketle elinizdeki eser, köksüzlükle itham edilen psikolojinin hususiyetle de din psikolojisinin kökenine yapilan özgün bir yolculugu içermektedir. Ilk insandan son insana kadarki tüm süreçte insanlarin düsüncelerinin, duygularinin, yasantilarinin bir parçasi olan mitlerin, din psikolojisi açisindan incelendigi bir kazi çalismasidir.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade