Mekân ile insan arasindaki iliskinin öncül ve en özel ürünü olan ev, mimarlik alaninin sinirlarini çoktan asarak genis bir disiplinler alaninin göstergesi olarak benimsenmistir. Türk evi ise tüm çesitliligine, genis bir tarihi ve cografi alani kapsamis olmasina ragmen ancak 20. yüzyildan itibaren arastirma konusu olmustur.
Türk konut gelenegi, temel düzenini ve ögelerin yerlesimindeki özgünlügünü yüzyillarca korumustur. Oda mekâninin kökeninde, göçer geleneklerinin varolus biçimi yatar; yasam ve form iç içe geçer. Göçer pragmatizm ve Islam soyutlamasinin örtüsmesiyle zenginlesen bu konut, AnadoluTürk toplumunun yerel özelliklerini de yansitir. 16. yüzyilin ikinci yarisinda Osmanli egemenliginin saglamlasmasiyla doruk noktasina ulasarak hayatli evde özgün ifadesini bulur. Türk evi, bes yüz yildir seyahatnamelere, gravür ve resimlere konu edilerek betimlenmis olmasina karsin özellikle ahsap olan yapi malzemelerinin kisitli ömrü, bu mimariyi tüm detaylariyla inceleyecek yeterlilikte veri birakmamistir.
Türk ahsap konut mimarisinin, kapsamli bir tarih arastirmasi ve derinlemesine bir kuramsal yaklasimla degerlendirilmeye çalisildigi bu kitapla, evrensel mimarlik tarihinde hak ettigi konuma ve degere ulasmasini diliyoruz.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade