Milenaya Mektuplar

“Kendimden baska hiçbir eksigim yok,” diyerek aslinda bütün hayatini özetliyordu Franz Kafka.Yirminci yüzyil dünya edebiyatinin en önemli yazarlarindan biridir. Tüm yasami boyunca kendini hem toplumdan, hem is yasamindan, en önemlisi de ailesinden eksik hissetmistir hep. Onun eserlerini derinlemesine anlayabilmek için, kisaca hayatina göz atip onun yasami hakkinda bilgi sahibi olmak gerekir. Bu durum onu okurken daha iyi anlamaya ve yazdiklarini iliklerinize kadar hissetmenize yardimci olacaktir. Milena’ya Mektuplar, Franz Kafka’nin en önemli ve en çok okunan eserlerinden biridir. Diger kitaplarinda oldugu gibi hayatinin bir yansimasidir. Kafka, yazdigi öykülerin Çek diline çevrilmesi için arayis içindeyken, bir dost meclisinde Milena ile tanisir ve o andan sonra bütün hayati degisir. Romantizm denilince en basa konulmasi gereken bu kitap, her satirinda büyük ve imkânsiz bir askin sancilarini, yalnizlik girdabinin onu “yoksunluga” nasil çektigini, baska hiçbir yerde göremeyeceginiz bir dilde anlatir. Bu eser, bütün iyi okuyucularin kütüphanesinde, baskösede yerini almalidir.