“Bugüne kadar basindan geçenlerin sözcüklerle anlatilabilecegi fikrine kapilirsan, bil ki basindan hiçbir sey geçmemis demektir.”
Vovka, bir mektubunda böyle seslenir Sasenka’sina. Kelimelerin yetersizliginden bahseder. Ne var ki, elinde kâgit ve kalemden baska bir sey yoktur. Kendi hayati ile “hayat” arasinda açilan uçurumu mektuplarla asmaya çalisir. Tipki, sevgilisi gibi…
Vovka, savasin ortasindan, Çin’in kuzeyindeki cephelerden yazar. Onun biricik Sasenka’siysa uzaktan bakildiginda siradan görünen -fakat hiç de öyle olmayan- hayatini ve kendi yasam savasini anlatir. Birbirlerinden uzak iki insan, kendilerinden ve geçmislerinden bahsettikçe, aslinda bilinçlerinin üzerindeki tülü de kaldirirlar yavas yavas. Fakat araya yalnizca savas ve ayrilik degil, yerinden çikmis zaman da girer.
Hayal gücünden baska hiçbir güçleri kalmayan iki âsigin, her biri kurgu harikasi olan mektuplari, devasa bir romani satir satir örerler böylece.
Rusya'nin en önemli üç edebiyat ödülüne de layik görülen tek yazar olan Mihail Siskin, büyük bir edebiyat gelenegini, benzersiz bir hayal gücüyle ve kendisine has yeniliklerle bulusturuyor.
Mektuplarin Romani’ni Erdem Erinç, Rusça aslindan çevirdi.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade