40 Hadis

“Nazan’in kim oldugu, nereye vardigi, nasil ölecegi belli degil. Belki de kendini tüketti, tüketecek. Ama bilip bilmeden bir esigi tasidi durdu. Bak Yusuf. Insanin tek kurtulusu varsa, baska bir insandir. Bir magaraya saklanirsin; sana biri, bir sey, Tanri seslenir. Ister üstüne alinirsin, ister alinmazsin. Ama olur da sözlerine inanacak birini bulursan, iste o zaman kapilar açilir. Nazan’da bu vardi; baska bir insana inanma mucizesi. Bir insan, baska bir insan, sana kalpten inanmazsa, delilik gömlegini çikaramazsin.” 40 Hadis, birbirine inanmak isteyen bir avuç insanin öyküsü. Romanda yakin bir tarihsel dönemin egemen ruh hali kirli ve elestirel bir gerçekçilikle aktariliyor. 28 Subat, cemaatler, tesettür, Islamci yurtlar, sermaye-din iliskileri gibi belli bir kesimi belirleyen ayrintilar modern edebiyat, yakin tarih, devlet, ögrenci örgütleri, savas gibi izlekler üstünden genislik kazaniyor. 40 Hadis’in biçem ve dil çesitliligi ise, anlatilan kisilerin kendi gerçekleri içinde yasadiklari yabancilasmayi saydamlastiriyor.