Her gün sokaklarda patlayan bombalar, bitmek bilmeyen savaslar, açlik ve dagilip giden yuvalar... Hiç ayrilmayacagimizi sandigimiz evlerimizden, komsularimizdan koparilmayacagimizin bir garantisini bulamiyoruz. Kapitalizm çarkinin hizla döndügü bu dünyada birer kurban olabiliyoruz ve tüm bunlari belirleyen de siyasetçilerin dudaklari arasinda patlayan kelimeler oluveriyor. Sigamiyoruz kendi ülkemize ve siginmak zorunda birakiliyoruz dilini bilmedigimiz, kültürüne yabanci oldugumuz topraklara. Bi’ umut besliyoruz; gittigimiz yerde insanca yasamanin umudunu... O topraklar da kabul etmiyor bizi, adimiz mülteci ye çikiyor. Hâlbuki insan kisvesinden baska yükümüz var mi omuzlarimizda?
Bir çiglik yeter mi sesimizi duyurmaya?
Bir çiglik bin çiglik olur da insanca yasami sunar mi bizlere?
Alem, 14 yasinda Afrikali bir çocuk. Çekirdek ailesiyle birlikte Etiyopya’da yasamini sürdürüyordu. Ta ki bir savas patlak verene kadar. Bir anda her sey altüst olmus ve Alem hiç istemedigi bir yasamin içine sürüklendirilmisti. Ülkesinde, dogup büyüdügü topraklarda yasayamazdi. Peki gittigi yerde... Oraya sigabilecek miydi? Yazar Benjamin Zephaniah, Siginmaci Çocuk adli kitabinda savas magduru bir çocugun ve ailesinin basina gelenleri, onlarin en derinde hissettikleriyle birlikte okurlarina sunuyor. Alem, dünyadaki milyonlarca mülteci çocuktan sadece biri. Gücü yetecek mi bu düzende bir yirtik açabilmeye? Kendi ve kendi gibi olan tüm çocuklar için...
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade