Hz. Mevlâna günümüze, asirlar öncesinden söyle seslenmektedir:
Beni çokça konustunuz, sikça andiniz. Ancak beni anlamadiniz! Anlasaydiniz evleriniz kavga yerine muhabbetle dolardi, sudan sebeplerle emanet olan insan canina kast etmezdiniz.
Ben Gel dedim, geldiniz. Peki gelisinizle birlikte yüreginize ne doldu, sizde neler degisti? Sahi beni gerçekten anladiniz mi? Ben sizin için yanip tutustum, avucumda denizleri çöllerinize tasidim, hani yetistirdigim güller? Beni oldugum gibi anlasaydiniz, ah anlasaydiniz eger aglatmazdiniz analari. Beni anlamis olsaydiniz gök kubbe altinda hos bir seda birakmanin, birbirinizi ötekilestirmeden yüreklere hosça bakmayi basarirdiniz.
Geliniz Mevlâna’yi, Mevlâna’dan anlayalim. Her dil onun için baska baska sözler söyledi, kimi diller onu karaladi. Öyle ya okumadan arastirmadan giden bir insanin ardindan konusmak dil iftirasi atmak kolaydi! Aski anlamayanlar, askin adamlarini nasil oldugu gibi anlayacaklardi ki? Tennure ve Ates'i, Hz. Mevlâna hakkinda yazilmis yüzlerce kitaptan farkli kilan, ömür haritasindaki bütün bilinmeyenleri kaynaklar isiginda sunarak, merak edilen Mevlâna'dan masuk Mevlâna'ya dogru bir yolculuga çikarmasidir.
Askin nârinda, ask ile vuslata ereni askla okuyup anlamak dilegiyle
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade