Tanrının Çocukları

Mary Doria Russell'in ilgiyle okunan romani Serçe'den sonra Tanrinin Çocuklari da Türkçede: Beklenmedik dönemeçlerle dolu incelikli olay örgüsü ve edebi ustaligiyla en az ilki kadar güçlü bir eser.

Roman, Jana'ata ve Runa adli iki akilli türün bulundugu Rakhat gezegenine yapilan ilk seferde yasanan felaketin ardindan, yeni bir sefer için kollarin sivanmasiyla basliyor.

Dünya'da hazirliklar sürerken, paralel bir anlatimla, Rakhat'ta insanlarin ister istemez baslattigi degisim rüzgârina da tanik oluyoruz. Zorlu bir yolculugun ardindan Dünyali ekip hedefe vardigindaysa, iki gezegenin halklarinin kaderi bir kez daha kesisiyor.

Bir bilimkurgu romani olarak Tanrinin Çocuklari'nin ayirt edici özelligi antropolojik derinligi: karakterlerin karmasik iç dünyasini ikna edici bir sekilde resmetmesi; onlarin zaaflarini, kendi kendini kandirma ve anlam olmayan yerde bile sürekli anlam arama egilimlerini, hirs ve yanilgilarini, iyi niyetle de olsa baskalarina zarar verme kapasitelerini gözler önüne sermesi. Dahasi, yazarin önemli toplumsal meselelere farkli türlerin/kültürlerin bir arada yasamasi, anlayis ve hosgörünün kendinden farkli olani tanimayla baslamasi, kati geleneklerin zulmü, degisimin kaçinilmazligi vb yaklasimi da kayda deger.

Bütün bunlara yaratici bir hayal gücü ve kitabin her sayfasinda hissedilen ince bir mizah da eklenince, ortaya keyif ve heyecanla okunan doyurucu bir roman çikiyor. Tüm bilimkurgu hayranlarina ve edebiyatseverlere tavsiye ediyoruz.