Küçük yasta anasiz-babasiz kalmisti Fikret. Hocasi Kazim Bey’in yanina siginirken, günlerin kendisine neler getirecegini bilmiyordu... Memleket hasretini tanimiyordu daha...
Erzurumlu Didar’i görüp de delikanli yüregi ilk askiyla tutustugunda, bu sevdayi Erzurum’dan Istanbul’a, Istanbul’dan Bagdat cephesine, en agir bir yük diye hep içinde tasiyacagini bilmiyordu... Istanbul’da ’Kizil Sultan’ Abdülhamid’e karsi mücadele edenlerin arasinda yerini aldiginda da, en agir iskencelerde gencecik bedeni örselenirken de Didar’i beyninde, yüreginde saklayacagini bilmiyordu henüz...
Didar da sevdalanmisti Fikret’e, Fikret bundan habersiz olsa da... Ruslar Erzurum’a bir karabasan gibi çökünce, gemi aziya alan Ermeni çetecilerinin zulmünden kaçip göç yollarina düstüklerinde, açliga, soguga ve sefalete, Fikret’i bir kerecik daha görebilme umuduyla dayanabilecekti Didar...
Ölüm gencecik neferleri kizgin çöl kumlari üzerinde birer birer çekip alirken, kararini vermisti Fikret: Bu cehennemden sag çikarsa, Erzurumlu Didar’i bulacakti...
(Arka Kapak)
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade