Altenburg'un Ceviz Agaçlari'ni özgün kilan, yalnizca bir projenin degil, André Malraux'nun hâkimiyetini kanitladigi bir türün, romanin da terk edilmesidir. Malraux bu eserinde yasadigi her seyi kurmacaya dönüstürerek kendi duygularini kâh anlaticiya kâh babasina atfetmis, kimi zaman da yerleri ya da tarihleri degistirerek, yasamini, okumalarini, ani ve tutkularini birer baskalasim konusu haline getirmis, kendi romanina vedasini böyle ifade etmistir.
"Altenburg'un Ceviz Agaçlari'nda, her bölüm degisiminde, dönem, uzam ve kisiler de degisir: Ikinci Dünya Savasi'nin baslarinda Fransa'nin ugradigi bozgundan Birinci Dünya Savasi sirasinda Alman cephesi nde geçen bir olaya, Enver Pasa'nin düsledigi Turan'in umut kirici görünümlerinden Nietzsche'nin sayiklamalarina atlariz. Ama zaman ve uzam içindeki bu atlamalar, yazarin dönüp dolasip yeniden geldigi sorunlari, bu sorunlara getirmeye çalistigi yanitlari daha iyi, daha çarpici bir biçimde yansitmak amaciyla, özellikle seçilmis bir yoldur sanki. Bu açidan bakilinca, Altenburg'un Ceviz Agaçlari'nin Malraux'nun düsüncesinin en özlü ve en özgün anlatimlarindan biri oldugu söylenebilir."
Tahsin Yücel
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade