Rönesans'ın Serüveni

Rönesans sahneyi bireyciligin aldigi, sanatta güzellik duygusunun sasirtici ve eksiksiz bir coskuyla uyandigi bir dönem ya da Kita Avrupasi’nin aklin egemenligine girdigi ve kendisinden sonraki akimlara bir anlamda öncülük eden akademik bir terim ve üslup tanimindan mi ibarettir?

XV. yüzyilda Italya’da isimaya baslayip, karsiligini XVI. yüzyilda tam anlamiyla Fransa’da bulan bu kültürel kavram, sayisiz kaynak çatisi altinda incelenmis, irdelenmis, arastirilmistir. Fakat bu yeniden uyanis ve silkinisin gerçekte ne oldugu sorusu, onu gösteren terimin gelisiminden ve öncüllerinden ayri tutularak hata edilir.

Rönesans’in Serüveni seçkisi sanat agirlikli olmak üzere Panofsky, Huizinga, Vasari, Wölfflin gibi sanat tarihinde yer etmis arastirmacilarin kaleme aldigi makalelerin yani sira Machiavelli, da Vinci, Cavalieri, Kepler gibi düsün ve bilim insanlarinin yazismalari ve notlariyla bu erguvan rengi-altin tonlarinda, hos bir aydinligin altinda gür seslerin çinladigi senlik dünyasini gerçek aydinliga kavusturuyor. Bitimsiz bir canlilik kazanan ve aklin egemen duvarlarini sarsilmazca ören Avrupa’nin yani sira Ortodoks ve Müslüman dünyasinin da XVI. yüzyilina isik tutuyor. Rönesans’in Serüveni, seçkin çevirmenlerin Türkçeye kazandirdigi metinlerle dolambaçli sorularin beylik yanitlarini unutturacak bir kaynak-kitap niteligi tasiyor.