Ibn Arabî'nin bilgi görüsü insanin bilgi sürecindeki etkin durumundan edilgenlige dogru intikal ettigi bir süreçtir. Baska bir anlatimla insan hakikati aramaya çikarken, hakikati edilgen ve ‘bekleyen' bir sey olarak düsünürken sürecin içinde bu algi degisir: Fark edilir ki insani kendine çeken ve ona hakikati gösteren bizzat Allah'in kendisidir. Özellikle erken dönemden itibaren sûfîler naslardan hareketle bu bilgi tarzini fark etmisler, hakiki bilginin ancak amel ve ahlak neticesinde ortaya çikabilecek bilgiler olabilecegini düsünmüslerdi. “Allah ögretir.” ilkesi bütün sûfîleri baglayan en genel ilkedir. Bilgi amel veya ahlak sayesinde gerçek bilgiye (hakka'l-yakîn) dönüsürken; amelden önceki bilgi kesinlige elde edememis bilgi anlaminda zan, amelden sonraki bilgi ise artik mârifet adini alir. Sûfîler ile öteki bilim ehli arasindaki fark, bilginin amel ve ahlak sürecinden geçip geçmemesiyle ilgilidir. Elinizdeki eser Fütühat-i Mekkiyye'nin cilt 14, sayfa 211'den baslayarak cilt 15, sayfa 203'e kadar olan kismidir. Bu bölümde Ibn Arabî pek çok alt ve bagimsiz konuyu ele alarak sûfîlerin elde ettikleri bilgileri anlatir. Bununla birlikte bilgiler, naslarla irtibatlandirilarak gerçek bilgiye dönüsür.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade