Tüm yapip ettiklerimizle aramizdaki mesafe, aslinda bunlarin yarattigi iktidarin ne kadarindan vazgeçebildigimizin mesafesidir.Hayat aslinda kalabalikmis gibi görünüyor ama çok izole yasiyoruz ve yalniziz.Her seyden haberdarmisiz gibi davraniyoruz ama çok da yalniz ve çaresiziz aslinda.Biz Istanbul'da küçük kasabalarda, küçük sehirlerde yasiyoruz aslinda.Aslinda hatirlamak, ayiklamaktir. Bellegi diri tutmak da ahlâkî bir seçim aslinda.Utanmayi kaybetmek aslinda kisinin kendine olan saygisini kaybetmesidir. Kendi yasadiklarimizi, “Ben olsaydim ne yapardim?” sorusunun cevaplarindan, baskalarindan duyduklarimizi “Benim basima gelseydi ne olurdu?” üzerinden kuruyoruz aslinda.
Aslinda her metnin “ebesi” de siirdir.
Bizim sesimiz aslinda yasadigimiz cografyanin, kisisel ve toplumsal tarihimizin ve bellegimizin bize bagisladigi bir “tini”dir.
Aslinda yazmiyorum da bir sey çekip izletiyorum gibi.
Aslinda klasik diye adlandirdigimiz bütün yönetmenlerin bir sinema felsefecisi gibi yasadiklarini söyleyebiliriz.
Aslinda, iyilik kendiliginden ve istenmeden vermek degil midir?
“Sinemanin atina binmis, edebiyati kirbaç yapmis” bir yazarla söylesiler… Hekim sifatiyla hastalarinin, yazarligiyla Anadolu'nun sir kâtibi olan Ercan Kesal, edebiyatla ilgili, eserleriyle ilgili, memleketle ilgili, hal-i pürmelâlimizle ilgili, tasrayla ilgili, insan halleriyle ilgili, umut ve direnisle ilgili, ahlâkla ve vicdanla ilgili, sinemayla ilgili sohbet ediyor bizimle.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade