Dile Gelen Felsefe

"Varolusumuzu içerisinde gerçeklestirdigimiz dilimizde, Türkçe'de, felsefe nerede duruyor? Felsefe Türk dilinin özünün yakininda mi yoksa uzaginda mi duruyor? Bu dilin, varligi açik kilma tarzina nüfuz edip onu kendine maledebilmis mi; bu dilin "dünya"sini, bu dilin anlam bütünlügünü felsefi kilabilmis mi? Bu tür sorulara yol açan dil-tarihsel olgu, felsefenin, kendi kültürümüzün kendi dilimizde bize konustugu anlam bütünlügü içerisine sonradan girmis olmasidir. Felsefi düsünce, Türk dilinin kendi iç biçiminden dogmamistir; bu dilin gerçeklik ilgisinde, somut tümel olarak kavram boyvermemistir. Son iki yüzyildir çözmeye çalistigimiz temel kültürel sorunumuzun, somut tikel ile soyut tümel arasindaki kapatilamaz mesafede kitlenip kalmasinin nedeni belki de budur."1970'li yillardan bugüne elestirel ve felsefi çalismalariyla tanidigimiz Taylan Altug'un son eseri Dile Gelen Felsefe, Locke (Ideler ve Sözcükler), Humboldt (Dil ve Tin), Heidegger (Dilin Özü: Varligin Dili), Wittgenstein (Dil Oyunlari), Saussure (Bir Degerler Dizgesi Olarak Dil) ve Derrida (Postmodern Dil Durumu) evreninde "Türkçe" bir gezi...