Biz de bir gün büyüyecek ve üst kata çikacaktik. O kalabalik içersinde masamiza oturacak, çevremizde edebiyatçilara, sanat kokanlara, sanatçi gibi içen, içkiye sanat tadi verenlere karisacaktik. Çünkü meyhanede olmak bir sanatti. Birbirini kirmamak, incitmemekti. Alkolle incelen boya gibi dünyayi yeniden boyamak, renklendirmekti.
Sarkilar, filmler, siirler, yeme-içme aliskanliklari bir toplumun ortak hafizasini belirleyen en önemli yapitaslari arasindadir. Bazen kulaginiza çalinan bir sarki, bir filmin karesinden firlayip gelen bir karakteri yani basiniza getirir. Bazen ortak hatirlanan bir siir dizesi derin bir dostlugun yerini tutar. Meyhaneler ise Türkiye'de, özellikle de Istanbul'da ayrica kusaklar arasindaki usta-çirak iliskisinin de altini çizer. Herhangi bir lokantada bulunmayan gizli bir hiyerarsi, zamanla kazanilan bir kabul... Kendi kültürünü taniyanlara açilan bir kapi.
Çagdas Türk siirinin en önemli isimlerinden küçük Iskender'in bu kitabi bir yeme-içme kitabi degil. Filmler, siirler, sarkilar esliginde hepimizin ortak hafizasinin geri planinda var olan masumiyete saygi durusu.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade