Bilginin temel dürtüsü, yani varligin örtülü sembolünü açma ve hakikati çiplak ve örtüsüz biçimde kendi önüne serme çabasi olan dürtü, her zaman yeniden dogar. Dünyayi mutlak birlik olarak kavramak isteyen felsefî bakisin önünde, her çesitlilik gibi özellikle sembollerin çesitliligi de en sonunda eriyip gitmelidir; son gerçeklik, bizzat kendinde varligin gerçekligi, görülebilir olmalidir. Bütün zamanlarin metafizigi, hep bu temel problemin esiginde bulunmaktaydi... felsefe tarihini tamami, içindeki bütün sistematik çeliskilere ragmen, okullarin kavgalari arasinda yolunu sasirmadan, ayni yönü izlemis gibi görünmektedir. Felsefe, öncelikle bu kendini onaylama eyleminde, yani gerçeklik bilgisinin asil organi olarak bizzat kendisine duydugu güvende kendini kurar.
(Arka Kapak)
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade