“Kudüs’e gitmek ya da gidenlere yardim etmek için, hayret verici bir tutku, zengini de, fakiri de, erkegi de, kadini da, din adamlarini da, köylüleri de sardi. Kocalar sevgili eslerinden ayrilmaya hazirdilar; kadinlar ise – her ne kadar gözyaslari içinde de olsa – çocuklarini geride birakip kocalarini izleme egilimindeydiler. Bu zamana dek muazzam degerde olan araziler, çok düsük fiyatlara satildi ve herkes kâfirlere karsi Tanri’nin intikamini almak için silahlar edindi. Hirsizlar, korsanlar, pek çok farkli suçu islemis olanlar kutsandilar ve sefaletlerinin uçurumundan döndüler. Böylece Papa, kâfirlere karsi silah kullanabilecek durumda olanlari cesaretlendirdi. Muazzam gücünün faziletiyle onlari, haçi taktiklari andan itibaren önceki günahlarindan tamamen arindirdi.”
Urban basarmisti. Sefer basliyordu. Altin Papa, duyulmamis bir güç istiyordu. Kilicini kusanmisti ve simdi onu kendi yararina kullaniyordu. O artik sadece hizmetkârlarin hizmetkâri, danisman degil, ayrica Hristiyanlik ordusunun önderiydi. O bir kraldan çok daha öteydi…
Büyük Haçli Seferi, kendiliginden gerçeklesti. Urban’in çagirdigi adamlar, kendi arzulariyla haça kostular. Avrupa’nin bütün farkli irklarindan geliyorlardi ve bambaska liderler altinda ilerlediler. Urban onlari çagirdi, ama onlara önderlik etmedi. Asker kalabaligi antik yollardan tozlar kaldirarak doguya dogru ilerliyordu.
Büyük Haçli Seferi’nin hikâyesi kisaca böyledir. Bu sefer Kudüs’ün ele geçirilmesiyle degil, Haçli ruhunun kaybedilmesiyle sona ermistir.
Bir daha asla böyle bir Haçli seferi yapilmadi.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade