Sessizlik lütfen, kulak veriniz.
Birakalim, yillar önce, herkesin yasaminin temel konusu olagelmis sofralardaki ya da baska yerlerdeki yiyeceklere ve onlarin paylasimina dair eglenceli, etkileyici, egitici ya da sadece tuhafliklariyla öne çikan öykülerin () sözcükleri bizi sarip sarmalasin.
Dante, Napoli kralinin konugu olarak katildigi sölende neden yemekleri üstüne basina sürmüstü? Ortaçag’da çatal kasik olmasina ragmen insanlar neden elle yemeyi tercih ediyordu? Kitlik dönemlerinde mutfak nasil bir yaratim alanina dönüstü? Antik ve Ortaçag düsünürlerinin tatlara duydugu yogun ilgi nereden kaynaklaniyordu?
Bu ve benzeri sorularin izini süren Ortaçag tarihçisi Massimo Montanari, okuru da yanina katarak Bati dünyasinin sofra tarihinde renkli bir yolculuga çikiyor. Yemek ve sofra kültürü üzerinden bir kültür tarihi okumasi yapan Montanari tarihî belgeler, edebiyat metinleri, yemek kitaplari gibi kaynaklardan yola çikarak canli bir anlatimla yeme içmenin salt beslenmek anlamina gelmedigini göz önüne seriyor.
Çileklerin Isyani, sofranin ekonomiye, politikaya, toplumsal iliskilere ve bir toplumun entelektüel, felsefi ve dinî paradigmalarina dair pek çok ipucu barindirdigini, yani sofranin aslinda dünyayi anlattigini gösteren lezzetli bir sölen.
            
            
                                                         
                                     
            
                          Güvenli Ödeme
                     
            
            
                                                         
                                     
            
                          Hızlı Teslimat
                     
            
            
                                                         
                                     
            
                          Kolay İade