Jameson, on dokuzuncu yüzyil gerçekçi romaninin dogurgan gerilimlerini, Balzac, Flaubert, Zola, Tolstoy, Perez Galdós ve George Eliot’in metinleriyle inceliyor. Bu romanlarin gücü, birbirine zit iki yönelisi ayni anda sürdürebilmelerinden kaynaklanir: kronolojik tahkiye dürtüsü ile sahne tasviri dürtüsü. On dokuzuncu yüzyilin büyük gerçekçilerini hem bir “model” haline getiren hem de taklit edilmez kilan özellik, iki dürtü arasindaki gerilimi korumalaridir. Ama sonsuzca sürdürülebilecek bir “ustalik” degildir bu; sonunda kutuplardan biri ya da öbürü agir basmaya baslar ve gerçekçi roman da çözülmeye dogru gider. Jameson, bu çözülme sürecinin içinde ortaya çikan iki ana yönelise de göz atiyor: bir yanda modernizm (örnegin Faulkner) öte yanda eski gerçekçiligin tahkiye kaliplarini bazi modernist hünerlerin de ilavesiyle sürdüren “popüler” edebiyat ve melodram.
Kitabin ikinci kismindaysa güncel durumun bir haritasi çikariliyor: ileri teknoloji savaslariyla belirlenen yeni bir küresel gerçeklik, tarih ve zaman algisini dönüstürerek romancilari yeni deneylere zorlamakta ve bu da tarihsel roman veya bilimkurgu gibi alttürlerin daha bütünsel bir romansal iddiayla kendi dar sinirlarini asmalarina yol açmaktadir.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade