Tarihteki olaylar dikkatlice incelendiginde yakindan veya uzaktan birbirlerini tetikledigi görülür. Yapilan her isin bir amaci vardir. Amaçsiz bir is yapilmaz. Bu baglamda 1852 yilinda Victor Langlois Fransa’dan gelerek Çukurova’daki Türkmenler arasinda yasanan kavgalari ve etnik kökenleri arastiriyor. 1970’li yillarda ABD’den gelen Andrew Gordon Gould, Çukurova’da uygulanan reform hareketleri ve sonuçlari üzerinde çalisirken 1973 yilinda diger bir ABD’li Robert W. Edvards, arastirma yapmak üzere Adana’ya geliyor ve Çukurova’daki kaleleri ayrintili bir sekilde yillarca arastiriyor. Herhalde bu arastirmalar keyif için yapilmamistir. Malum kisilerin hiçbir amacinin olmadigini söylemek safdillik olur. Nitekim 1909 yilinda ortaya çikan Adana Olaylari tesadüfen çikmamistir.
Suda kaynamis, günesi yemis, rüzgarda savrulmus; tabiatin koynunda dogup büyümüs bugdayin tokmak gücüyle biçimlenerek insan eli emeginde yeni bir ürüne dönüsmesi ve piserek sofraniza gelmesi nerde, makinalarin sikistirmasinda kabugundan soyulurken, kirilirken, dövülürken tek bir duygu kirintisi bile tatmamis olmanin, öksüzlügünde bulgurlasmis bugdayin yavanlasmasi nerde?
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade