Geçmiste oldugu gibi günümüzde de Endülüs adi, Islâm dünyasinda giderek artan bir ilgiye mazhar olmaktadir. Ancak bu ilgi bilgi temelli olmaktan ziyade duygu temellidir. Herhangi bir Islâm ülkesinde, Türkiye de dahil olmak üzere, kiminle karsilassaniz Endülüs adini duyunca yüzüne hüzünle hayranligin birbirine karistigi bir duygusal tepkinin yansidigini görürsünüz. Müslüman bilincinde Endülüslüler’in geçmiste ortaya koyduklari kültür ve medeniyet hayranlikla, böyle bir kültüre ve medeniyete besiklik eden Endülüs’ün sekiz asir müslüman varligiyla hemhal olduktan sonra tamamen yitirilmesi ise büyük bir teessürle yâdedilmistir.
1492’den beri Endülüs, müslümanlar için bir “yitik cennet”tir. Yabanci isgali altina giren her müslüman yurdu için Endülüslesme endisesi tasinir. Dolayisiyla duygusal anlamda bir ilgisizlik yoktur Endülüs’e. Fakat Endülüs tarihini arastirma, analiz etme ve anlama sadedinde yeterli çabanin gösterildigini söylemek zordur. Bir diger deyisle Endülüs için duygularin ifadesi olarak “göz yasi” dökülmüsse de henüz yeterli “göz nuru” dökülmemistir. Islâm dünyasinin medeniyet yarisinda kalici ve etkileyici yeni bir hamle yapabilmesi, ancak geçmisiyle saglikli bir irtibat kurmasi hâlinde mümkün olacaktir. Bu mütevazi kitap, Endülüs tarihi özelinde böyle bir çabanin kapisini aralamaya yardimci olmak için kaleme alinmistir.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade