Orta Çağ Avrupa'sında Kölelik

“tüm gücüyle sahip olmak, tutmak, bedenini ve ruhunu yönetmek, kendi zevkine göre onu memnun eden neyse ebediyen onunla bas etmek ve hiç kimse onu inkar edemez.” Pierre Bonnasiè

Orta Çag Avrupa’sinda her sey gibi kölelik de sekil degistirmisti. Pierre Bonnasiè’nin dedigi gibi, eski özgür insanlar kati bir baglilik rejimine baglanmislardi. Eskisinden daha da farkli, yeni ve de temeli kölelige dayanan sekil veren bir rejim olusmustu.
Zaman, bazen zorunlu kildigi degisime tabidir. Bunu en iyi yansitan örneklerden biri ise Orta Çag’in ilk dönemlerinde Avrupa topraklarindaki feodal beylerin, zamanla klasik Avrupa feodal toprak ekonomisinden yari köleci bir sisteme geçmesi, yani kölelerden ziyade kendilerine bagimli olan köylüleri kendi topraklarindan çalistirmalarindan dolayi “selflik” adi altinda yeni bir sinifin dogmasidir.
Köleligin yok olmasindan ziyade yeni bir is gücüne yönelmek için farkli bir yol bulunmustu. Bu da kölelikten serflige geçis yoluydu ve bu durum, ileriki yillarda Avrupa’nin sosyal yapisinin olusmasina zemin hazirlamisti. Kölelikten serflige dönüsen bu iliski, Orta Çag Avrupa toplumunun ve ekonomik yapisinin asama asama sekillenmesini saglayan önemli bir unsurdur.