Siir nedir? Cevabi en zor sorulardan biridir. Pek çok tanimi yapilir, yapilabilir. Belki de en kisa ve sair Gürkan Dogan’in tanimiyla siir “imbikten süzülmüs felsefedir.” Rahmetli Mehmet Kaplan da siirin de dâhil oldugu sanat eserini tanimlarken “…o bir ‘yapit’tir...”öyleyse “kendi içlerinde bir yapi olarak incelenmelidir” diyor. Hilmi Yavuz ise Edip Cansever’in “Kaybola” adlisiirinde geçen “yapilan bir seydir siir” dizesinden hareketle Bati dillerinde “siir” karsiligi olarak kullanilan “poiema”nin“yapilan sey” anlaminda Grekçeden geldigini söyleyerek onu destekliyor.
Diger taraftan siirin de diger sanat dallari gibi bir amacinin olup olmadigi tartisiliyor. Sanat, sanat için midir yoksa sanat, toplum için midir? Mehmet Kaplan önsözü bitirirken “Nazim dâhil Marksist sairler için sanat bir gaye degil, vasitadir” diyor. “... Edebiyatin misyonlarindan birisi de genetik hafizayi korumaktir” diyen Elçin de “siir hakkinda”“…siire deger biçmek için yalniz dil bilmek (hem de mükemmel bilmek!) yeterli degildir. Yalniz kelimeleri anlamakla siire deger biçmek mümkün degildir. Siiri duymak, onun misralariyla beraber yasamak gerekir. Bunun için o dille iç içe olmak gerekir. Siirle insan arasinda genetik bir bagin olmasi gerekir” diyor.
Türk dünyasi edebiyatindan özenle seçtigimiz siirlerde gerek siirin kendisiyle gerekse kelimelerin ardina gizlenmis manalari ile “genetik bir bag” kurmaya çalistik. Ortaya elinizdeki kitap çikti. Elbette “okuma çesitleri” mevcut, farkli bakis açilari ve degisik algi biçimleri bulunabilir. Bunlarin hepsi de buraya aldigimiz siirlere farkli yaklasimlari getirebilir. Biz ise sadece gördüklerimizi, bag kurabildiklerimizi yazdik. Okuyucuyu siirlerden fazla uzaklastirmadan çözümlemeler yaptik. AbdurrahimÖtkürIz romaninin mukaddemesinde “Ayak izi, birilerinin geçtigini gösterir” diyor. Biz de hiç olmazsa “ayak izimiz” kalir diyerek bu kitabi hazirladik. Elçin’in dedigi gibi “siiri duymayi, onun misralariyla beraber yasamayi” denedik.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade